BA- Hangi şehirden, hangi eyaletten yazıyorsunuz?
B- New York, Brooklyn'den.BA- Blog sahibi kimdir, nerelidir, burcu nedir, hobileri nelerdir.... Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz lütfen?
B- Seyhan Gursoy. Istanbul'da dogdum ve buyudum. Annemde dogma-buyume Istanbul, Fatih'lidir. Babam 14 yasinda memleketi olan Sinop'tan gelmis Istanbul'a. Suanda 65 yasinda, yani 50 yildir o da Istanbul'lu artik:) Esim Kastamonu'lu. Cocuklarim New York'lu:) Yengec burcuyum. Bir kiz, bir erkek 4 yasinda ikiz cocuk annesiyim. Allah'in bana hediyesi onlar, butun hayatim onlar, yavrularim...
BA- Blog yazmaya ne zaman, ne sebeple başladınız?
B- Amerika'ya gelmeden önce de blog yazıyor muydunuz? ikizlerime 5 aylik hamile iken basladim blog yazmaya. Ondan once ufak capli takip ederdim zaten. Ailemizden kilometrelerce uzakta yasayinca aldim bu karari. Her ne kadar hergun telefon ile olsun, msn'den olsun konusuyor, gorusuyor olsak da daha ayrintili bizi takip edebilsinler diye + cocuklarima da ileride okumalari icin resimli bir gunluk olusturmak istedim. Yoksa normalde birde hergun olmasada sikca yazdigim eski usul gunlumuz, ozel bir defterimiz var. ABD.'ye gelmeden once yazmiyordum. O zamanlar blog var miydi onu bile bilmiyorum. Var miydi??
BA- Sizi Amerikaya getiren ne oldu? Kaç yıldır Amerika'da yaşıyorsunuz?
B- Turkiye'de esimle buyuk bir mucevherat firmasinda calisiyorduk. Ben yonetici asistani, o ise ihracat muduru olarak. Sikca yurtdisina giderdi. 12 ulke gordu simdiye kadar. "Para verp gitseydim, bu kadar ulke goremezdim" der her zaman:)Firma; Polonya'ya sube acip, esimi orada gorevlendirmek istedi. (en az 15-20 kez gitmistir o topraklara) Kanunlarini falan arastirinca son anda vazgectiler oradan ve New York'a karar verdiler. Firmanin zaten Los Angles'ta bir subesi vardi. Kisa surede New York'a da acinca esimin hemen arkasindan ben geldim. Yil 2002, aylardan Kasim. Oyle boyle derken 9,5 yil olmus:)
BA- Bu süreçte alışmakta zorlandığınız herhangi bir sey oldu mu? Amerika'ya dair hiç hayal kırıklığı yaşadınız mı ?
B- Ben buraya gelmeden once esim alistirmisti beni bu atmosfere zaten. Soyle ki; her gorusmemizde "hatun Amerika hic oyle filmlerde goruldugu gibi bir yer degil, yapilar, binalar en az 60,80 hatta 100 yasinda. Evlere camasir makinesi, bulasik makinesi koymak yasak. Apartmanlar 60-80 ailelik. Asansore her bindiginde senin meshur hayvan fobin nuksedebilir. Metro, tren istasyonlarinda kocaman kocaman fareler var. Binalar eski oldugu icin bocek var cogu yerde...." gibi. Dolayisiyla kafamda tablo olusmustu. Agiz, burun bukup; "ya sen birkac ay kal, orayi duzene sok ben hic kurulu duzenimizi bozup gelmiyeyim" diyordum. Ama safak karanlik, sure belli degil olunca geldik kocabeyin pesinden. Esim hic oyle allayip, pullayip, suslemeyi sevmez. Neyse odur. Cok aciktir. Iyi kide oyle yapmis. Dediklerini gordum ve beni bu duruma alistirdigi icin hic hayal kirikligi yasamadim. Geldigim ilk yil dil konusunda cok sikintiliydim. Zaten orta duzeyde Ingilizce bilgim; degisik aksanlar nedeniyle cok aza inmisti. Amerikalilar, ya da kokeni US olmayan ama burada dogmus ve buyumus olanlar cok yuvarlayarak konusurken, 77 milleti bir arada barindiran NewYork'ta konusulan Ingilizceyi anlamak icin bana gore o zamanlar profesor olmak gerektirirdi. Ama o zamanlar:)) Onun disinda bir sikinti yasamadim.
BA- İlk zamanlarınızı düşününce 'Ah keşke!' dediginiz seyler var mi? Veya 'Yuh yani, bu ne gariplik!' dediğiniz veya ilginç gelen olaylar yaşadınız mı / gördünüz mü? Hiç unutamayacağınız bir anınızı bizimle paylaşır mıydınız?
B- Pakistanlilarin genelinde gozlemledigim, kisin parmak arasi terliklerle disarida ya alisveris yapiyor olmalari ya da cocuklarini o halde okuldan aliyor olmalari cok garip gelmisti; ben, bizler karnibahar gibi ust uste giyinirken. Veya kis gunesinde Italyan, Rus veya Irlandalilarin hemen sortlarini, mayolarini giyip plaj veya parklarda evet evet cocuk parklari dahil gunesleniyor olmalari. Camasir ve bulasik makinesindeki sacmaliklari yukarida belirtmistim zaten. Cok sukur ki suanda her ikisinede sahibim. Lutfen bu son cumleyi Turkiye'den veya NY' disinda Amerika'nin her hangi bir eyaletinde okuyanlar biz Ny'lulara gulmesinler. Zira bu Ny. gerceklerinden.
BA- Amerika'da en çok beğendiginiz yer neresidir? Gelmeyi düşünenlere 'mutlaka şurayı da görün' diyebileceğiniz bir yer var mı?
B- Cocuklardan once(!) California seyahatimiz sirasinda gezip, gordugum San Diego beni cok etkilemisti. Cografi olarak cok daha sirin gelmisti bana. Birde gunun her hangi bir saatinde disarida bir yabanci ile gozgoze geldiginizde; gozlerini sizden cevirmeyip "good morning, hi, good night" gibi bir selamlasma sekiliyle karsilasmam icimi isitmistir belki bu sehre bilemem. New York'ta birakin selamlasmayi, omuz omuza carpissaniz bir "sorry" diyeni yoktur. ya da cok cok azdir. Baska eyaletlerde gordum ama dedim ya; San Diego gozumde baskadir. Birde cocuklu veya cocuksuz Orlando, Disneyland bambaska bir dunya. Imkani olan, firsat bulan herkesin gitmesini tavsiye ederim.
BA- Favori alış-veriş yeriniz neresidir? Ailenizin favori eğlencesi nedir?
B- Macy's, centry 21, tj-maxx, bath and beyond, pier 1, barnes and nobel, yol guzergahimdaki outlet mall'lara gitmek bana keyif verir. Su siralar ailemizin favori eglencesi bisiklete binmek ve scooter kullanmak oldu. Bazende babamiza eslik edip aile dostlarimizin teknesiyle baliga cikmak.
BA- Türkiye'de yaşadığınız şehirle, şimdi yaşadığınız yer arasındaki en benzer ve en farklı şey nedir?
B- Istanbul'dan geldigim icin dolayisiyla suanda yasadigim sehirde hic bir zaman adaptasyon problemi yasamadim. Istanbul, NY metropolitan 2 sehir...
BA- Sosyal çevrenizde daha cok Türkler mi var, yoksa Amerikalılar mı? Amerikalılarla komşuluk ilişkileriniz nasıl? Genel olarak Amerikan toplumunu nasıl değerlendirirsiniz?
B- Brooklyn Turk'lerin yogun yasadigi bir yer. Hemen hemen her alisverisee gittigimde Turk'e rastlarim. Amerikalilarda aile kavrami yok. cocuklari maddi ozgurluklerine kavusunca, yada bir sekilde aileden ayrilip, arkadaslariyla yasiyorlar. Anne babalar yalnizliklarini paylasmak icin (cevremdekilerin cogu!) kedi, kopek gibi evcil hayvan besliyorlar. Sen ona 2 kelime soyleyip, konusmussan mutlu oluyorlar. Cunku cocuklari yanlarina coook nadir ugruyor.
BA- Çocuğunuzu yetiştirirken - varsa- Amerika'da yaşıyor olmanın avantajı ve dezavantajı nedir sizce?
B- Avantaji Ingilizce'yi anadili gibi konusuyor olabilmeleri-olmalari, ilkokul yillarinda 2.bir dil secenegi (bu genellikle Ispanyolca ve Fransizca, Italyanca oluyor) sunmalari, yine ilkokul yillarinda bir ensturmana yonlendirilmeleri, okul ile evin uzaklik durumuna gore ogrenciye servis araci saglanmasi ve bunun ucretsiz olmasi, Turkiye'ye kesin donus halinde; yabanci ogrenci kategorisine gireceklerinden anadolu lisesi ve kolejlere sinavsiz ve dusuk ucretle gidebiliyor olmalari ilk etapta baslica siralayabildiklerim. Dezavantaj olarak da; yurdumuzdan, aile buyuklerimizden, kuzenlerinden ayri kalmalari. ve egitiminin Turkiye'ye oranla daha vasat olmasi. Ozellikle matematik konusunda.
BA- Amerika'ya yeni geleceklere ne tavsiye edersiniz? (Gelmeden önce ve geldiklerinde)
B- Oncelikle ogrenci veya turist vizesiyle gelmeyip, calisma izni veya yesil kartli gelmislerse hele bir de aile iseler kiraya cikmak yerine ev satin almalarini oneririm. Her ay 1500-1800$ kira odeyeceklerine, mortgage sistemiyle ev satin alip kendi evini odemek daha mantikli. Biz ilk geldigimiz zaman almis olsaydik su anda (15 senelik anlasma yapildigi takdirde) son 5 yili kalmis olacakti. Ama gec kalmis sayilmayiz tabii:) Gelir gelmez bir sosyal sigorta numarasi almalari ve saglik sigortasi yaptirmalari. Keza biz geldigimiz ilk yil hic bilmiyorduk ve bir kan tahlili icin 450$ odemistik. Amerika'da arabalar ucuz ama insurance yani sigortasi arabadan pahali:) Ama bu yasadiginiz yere gore de degisiyor. Soyle ki; yasadiginiz yerde toplu tasima araclari azsa sigortaniz dusuk, tren, metro, otobus, feribot gibi araclar var ve her 10-15 dakikada bir hizmet veriyorsa, arac sigortaniz yuksek oluyor. O yuzden bir cok TURK baska eyaletlerden adres gosteriyor orada yasamadiklari halde, ucuz olsun diye. Ama benim esim yapmiyor. Oysa yapsa yilda yaklasik 1000 dolar kar yapicaz. Birde 2 araba yani. Neyse boyle dedigimi duymasin:) Turk televizyonu satin almasinlar! Kendi dil egitimleri icin, en azindan belli bir sure. New York'ta yeme-icme ucuz, kiralar pahali. Kesinlikle Turkiye'den kiyafet, ayakkabi, canta, parfum tasimasinlar. Burada en guzel markalari alirsiniz Turkiye'de harcadiginiz rakama.
BA- Başka kültürlere ait öğrendiğniz, hoşlandığınız veya hoşlanmadığınız herhangi bir şey var mı? Bir yemek çeşidi de olabilir mesela...
B- Yahudi ve Cinlilere nasil ehliyet verdiklerine sasiyorum. Cok kotu araba kullaniyorlar. Disarida kopeklerini gezdirmeye cikanlarin bazilari diskilarini yerden aliyor, bazisi (genellikle latin amerikalilar) birakiyor. Gorupte sikayet etmisligim bile vardir. Hic hos degil ama boyle. hatta bazi parklarda bunun cezasi 100$ iken bazilarinda 1000$. Bunun uzerine birde yemek muhabbetine girmeyelim:) Zaten ben Turk mutfaginin disina cikmak istemem, midem kabul etmiyor. Denemedim, denemem de! Esim Meksika mutfagini ve Arap mutfagini sever.
BA- Şimdi kapınız çalsa ve Türkiye'den bir paket gelse, içinden ne çıkmasını arzu ederdiniz?
B- Yutkunarak yaziyorum; semizotu (her cesidini cok severim. yemegi, yogurtlu salatasi, limonlu salatasi..), gurbette yasayan bir cok Turk vatandasi gibi sokak simidi (annemlerin getirdigi vardi dondurucuda ama bitti. hazira dag mi dayanir?:)), yarma sulu Bursa seftali, antikrot pastirma.
BA- Ekleme istediğiniz veya paylaşmak istediğiniz bir şey varsa seve seve dinleriz... Var mı?
B- Calismalarinizda basarilar diliyorum. Bende tesekkur ederim.
Biz de sorularımıza içtenlikle cevap veren Seyhan Hanım'a teşekkür ediyor, ailesiyle birlikte hayırlı, uzun, güpgüzel bir ömür, hayatında başarılar ve mutluluklar diliyoruz...
Blog yazarlarmıza sormamızı istediğiniz sorularınız olursa, 'Yorum' kısmından veya 'bloggeramerikada@gmail.com' adresine e-mail göndererek bizimle paylaşmanızdan mutluluk duyarız.
Blogger-Amerikada'dan Sevgiler & Saygılar...
Keyifle okudum seyhan)
YanıtlaSil:) Thanks Emine...
YanıtlaSilKendi guzel gonlu guzel arkadasim Seyhan :),kalemine saglik.
YanıtlaSilSeyma'm senin guzel goren gozlerindendir. Utandirdin beni:)) operim...
YanıtlaSilCok guzel akici bir soylesi olmus .. Cocuklarda cok seker masallah..
YanıtlaSilBu arada pek bir heves ettim benimlede bir gun roportaj yapilir mi ki :p
YanıtlaSilFatos tesekkur ederim. Allah razi olsun...
YanıtlaSilneden olmasin? sende Amerikadaki bir bloggersin nede olsa. Bu siteenin sahibine duyuralim buradan:)
Cok hos bir soylesi olmus zevkle okudum, bu arada tek ortak noktamizin Ikiz bebeklerimiz olmadigini kesfettim :)) Bendede semizotu cilginligi var hatta turkiyeden gelirken tohumlarini getirmistim balkonumdaki saksilara ektim yeni yeni cikmaya basladilar okadar cok seviniyorumki yemege kiyamiyorum :))
YanıtlaSilSuanda evimde degilim olsaydim bir sekilde sana o tohumlardan ulastirmak isterdim, bir ay kadar sonra donucem ins ozamana onlarda iyice serpilmis olurlar kimbilir belki gorusmek kismet olur guzel bir salata yapip oturup birlikte yeriz ne dersin ? Sevgiler ...
Kucuk dunyam;
SilAslinda bende camin onune birkac tane uzun saksi koydum. iclerine sarimsak, sogan, nane ektim. zaman zaman elimin altinda iyi oluyor. senin fikrini sevdim:)
Allaaaaaahh derim:)) Super olur derim. Goruselim derim.
Miniklere ve sana sevgiler...
çok beğendim çok güzel anlatmışsın. Özellikle kira konusu yine içimi cız ettirdi. sevgilerle....
YanıtlaSilIremmiss;
Silkira, ahh o avuc avuc sayilan yuzlerce yesil yesil dolar'lar...
sevgiler
çok güzel olmuş seyhan keyifle okudum :)
YanıtlaSilTesekku ederim Esra'm:)
SilSeyhan çok tatlısın sen ya. ne kadar samimi ve içtem bir röportaj olmuş bu. yalnız bundan sonra semizotu yerken boğazımdan geçer mi bilmem :)
YanıtlaSilNilhan'cim cok tesekkur ederim... Tam tersi; menunuzde ne zaman semizotu olsa, bir catalda fazladan benim icin ye lutfen:)
Sil